Thursday, January 18, 2007

Yok lan başlık falan

19 Ocak Cuma akşamı bir aksilik olmazsa İstanbul'da evimde olacağım.

Thursday, January 11, 2007

Little Green Bag

Ön yargılarımız ve bakış açımız, hayatımızı nasıl da değiştiriyor.Okuduğum bölümde devam edip etmemekte hala kararsız olan birisi olarak, mesleklere bakış açımızın ne kadar dar olduğunu anladım.ÖSS sonrası tercih dönemlerini düşünüyorum, tercih yaparken işin insanı boyutu nasılda gözardı ediliyor.Hep konuşulan üniversite sonrası iş bulma imkanı, ne kadar para kazanılacağı falan filan.E peki ben o bölümü okurken bir heyecan duyacak mıyım?Mezun olduktan sonra işimi severek yapabilecek miyim?Okuyacağım bölümü icra edecek bir kişiliğe sahip miyim?Hiç biri yok.İşin kötü tarafı bu bakış açısı, bizi çok daha dar düşünmeye götürüyor.Şöyle ki;

Ben mesela hiç piyanist olmayı düşünmedim.Halbuki ince, uzun, kıvrak parmaklarım vardır.Görenler kız eli gibi elin var der.Ama ben piyanist olmanın hayalini dahi kurmadım.Neden?Çünkü günümüz Türkiye kültürü, yetiştirilme tarzlarımız, eğitim sistemimiz bizi bu şekilde düşünmeye sevk etmiyor.Yani; neden piyanist olaydım ki?İş imkanı sıfır, para kazanamazsın, muhtemelen piyaniste kız da vermezler:)

Ters bakış açılarımızın var olan yeteneklerimizi bu şekilde körelttiğini düşünüyorum.Zayıfca bir kız çocuğu gördüğümüz zaman, hep "aaa annen sana ekmek vermiyor mu" diyoruz, hiç o çocuğun ileride bir balerin olabileceğini düşünüp elinden tutmuyoruz.Ders aralarında kareli defterine çizdiği resimler bile süper olan bir çocuk için çizer veya ressam olmak ihtimal dahilinde bile değil çünkü; o zaten sayısal bölümü seçmiştir.Ayrıca şiir yazan biriside yazmaya ara vermelidir artık zira ÖSS yaklaşıyor, şairlik de neymiş?Zaten ülkede kitap satıldığı yok.Uzar gider bu liste böyle.

Halbuki biraz hayat ve düşünce tarzlarımızı değiştirsek ne cevherler çıkartacağız?3-5 yıl önce bir çoban çıktı haberlere.Çok güzel kıyafet tasarıları çiziyordu.Çok geçmeden bir modacının onu yanına aldığı haberleri çıktı.Kim bilir daha kaç tane ressam, müzisyen, şair, yazar bekliyor o çobanların içinde.Ama onlar için aslında öyle bir ihtimal yoktu.Okuyamamışlardı.Eee.O halde koyunlar bekler, yürü bakayım oraya doğru.

Gelecekte hangi mesleği yapacağımızı düşünürken bile işte bu dar düşünce kalıplarının dışına çıkamıyoruz.Dikkatinizi çekerim "düşünürken bile".Yani şu beynimizin düşüncelerine bile bir set çekiyor, etrafına dört duvarlarla kaplıyoruz.E o zaman mahkumiyet dediğimiz şey aslen bu değil midir?Ben düşünce dünyamda bile özgür olamayacaksam, beni F tipi hücreye kapatsalar ne yazar.

Kendime:Berker Güngör, Level'ı toptan bırakmışa benziyor bu son gidişiyle.Her yazısından bir şeyler kaptığım, hayat felsefemi oluşturmamda görüşlerinden en çok feyz aldığım bu kişiliğin önünde saygıyla eğiliyor, Level'dan ayrılışı üzerine moralimi dibe vuruyorum.

Sunday, January 07, 2007