Tuesday, July 22, 2008

hayvanlar gibi ara

Tv de komik bir şey izliyorsunuzdur.Dizi ya da herhangi bir şey.Kahkadan hallice, tebessümden daha büyük bir sırıtışla ekrandaki şeye güldüğünüz o anda çat diye reklam girer ya.Hah işte ben onlarda kendimi aptal gibi hissediyorum.O aptal sırıtışımla kendimi reklamlara bakarken bulmak...Hayır yani biri odaya girse ortama bak.Sırıtır bir vaziyette deterjan reklamı seyrediyorum.Hey Allah'ım ya:)

Monday, July 21, 2008

doher

aferin bana iyi ki doğmuşum.

Sunday, July 06, 2008

Break point


Müthişti.Süperdi.Olağanüstüydü.Brüt 7 saatten fazla, net 4.30 saat sürdü ama sonunda Nadal kazandı.Hem de Wimbledon'da üst üste 5 kere şampiyon olan, dünyanın bir numarası ve benim nefret ettiğim bir tenisçi olan Federer'i yenerek.Çok değil bir kaç hafta önce Roland Garros'da onu zaten perişan etmişti ama o normaldi.Roland Garros zaten Nadal'ın krallığında bulunuyordu.Peki ya Wimbledon'da yenmek...Anlatılmaz yaşanır.Federer kazansa üst üste 6 kere kazanmış olacaktı ve bunu başaran ilk teniçi olarak tarihe geçecekti.Ama tarihe geçen Nadal oldu.En büyük hayalini gerçekleştirmekle kalmadı grand slamlerin en değerlisi Wimbledon'ı kazanan ilk İspanyol oldu.

Federer çok iyi oyuncudur.Laf yok.Ama özellikle bu turnuvada benim en sevdiğim 3 tenisçiden ikisi olan Hewitt ve Safin'i eledi ya...Ona olan nefretim daha da depreşti.Neyse ki finalde en sevdiğim Nadal'a denk geldi.Gerçekten bu kadar uzun sürmeyebilirdi bu maç.2-0'dan sonra Federer'in hesabını kesebilirdi Nadal ama olmadı uzadı.Daha da iyi oldu aslında.Harika bir maç izlemiş oldum.Hele son dakikalarında ayaktaydım resmen.Son vuruşta, Federer topu fileye taktığında ise bastım çığlığı.Nadal'ın gözyaşları, tribünlere çıkışı...Gerçekten anlatılmaz yaşanır bir maçtı.

Keşke diyorum şu tenisin farkına varabilecek daha fazla insan evladı olsa ülkemizde.