Friday, November 30, 2007
Iron Man
Güçlü olmaktan da, güçlü olmaya çalışmaktan da, güçlü görünmekten de bıktım.Geberene kadar ağlamak istiyorum.
Saturday, November 10, 2007
Tuesday, October 30, 2007
Call to Arms
Şu aralar terör nedeniyle verdiğimiz şehitlerden sonra; halkımızda bir askere gidip ölme hevesi başladı.Her yerde bir "Vatan sana canım feda", "Beni de alın askere, ben de çıkacağım dağa" naraları kaptırmış gidiyor.Bu vatan için verebileceğimiz tek şey ortalama 1.75 boylarındaki 60-80 kg'lık vücutlarımız yani öyle mi?Hayır efendim değil.
Şimdi sen.Evet evladım seni gösteriyorum.Bir şekilde üniversiteye kapağı atmışsın.Orada aman da arkam sağlam olsun diyerek ülkücü gruplarının içine dalmışın.Okula gitmezsin, derse girmezsin sen mi gelip vatan için öleceksin lan?Baba parasını üniversite sıralarında değil de sağda solda tükettikten sonra; hiç gelme bana da silah verin bende dağa çıkayım diye.Sen önce adam gibi kendi üzerine düşen vazifeyi yerine getir.Bu ülkede asker çok.Her gün 20 şehit versek kaç yazar?Ama yoookkkk.Millet olarak gazı almayıverelim, bir coşuyoruz bir coşuyoruz.
Madem vatanını seviyorsun, zaman; vatan için canını feda etme zamanı değil; vatan için hayatını adama zamanı.Okuyorsan adam gibi oku, çalışıyorsun adam gibi çalış.Dağa çıkıp ölmenin, seni şehit mertebesine ulaştırmaktan başka kimseye hayrı yok.Ne vatana ne anana ne babana.
Ne demiş Tevfik Fikret "Vatan için de ölmek de var, fakat borcun yaşamaktır."
Şimdi sen.Evet evladım seni gösteriyorum.Bir şekilde üniversiteye kapağı atmışsın.Orada aman da arkam sağlam olsun diyerek ülkücü gruplarının içine dalmışın.Okula gitmezsin, derse girmezsin sen mi gelip vatan için öleceksin lan?Baba parasını üniversite sıralarında değil de sağda solda tükettikten sonra; hiç gelme bana da silah verin bende dağa çıkayım diye.Sen önce adam gibi kendi üzerine düşen vazifeyi yerine getir.Bu ülkede asker çok.Her gün 20 şehit versek kaç yazar?Ama yoookkkk.Millet olarak gazı almayıverelim, bir coşuyoruz bir coşuyoruz.
Madem vatanını seviyorsun, zaman; vatan için canını feda etme zamanı değil; vatan için hayatını adama zamanı.Okuyorsan adam gibi oku, çalışıyorsun adam gibi çalış.Dağa çıkıp ölmenin, seni şehit mertebesine ulaştırmaktan başka kimseye hayrı yok.Ne vatana ne anana ne babana.
Ne demiş Tevfik Fikret "Vatan için de ölmek de var, fakat borcun yaşamaktır."
Sunday, October 21, 2007
Untitled
Muhtemelen bu blog artık, daha sık güncellenen, daha siyasi, daha sivri dilli, daha sert bir blog olacaktır.Beni daha fazla yansıtacaktır yani.
Tuesday, October 09, 2007
Yağmurun Elleri
Yazacak çok şeyim var ama benim asıl içimden gelen konuşmak sanırım.O yüzden buralar boş kalıyor.Ah ulan layıkıyla dinleyecek birilerini bulsam susmayacağım ama...Beni kim niye dinlesin ki?Bunu istemeye de ne hakkım var ki?Herkes kendi derdinde zaten.
Saturday, September 22, 2007
OYUNGEZER
Level'ın Doğan grubuna satılmasından sonra kadrodan ayrılan Sinan Akkol, Tuğbek Ölek, Serpil Ulutürk ve serbest yazar kadrosunun büyük bölümünün çıkaracağı yeni derginin adı.
Bilmeyen varsa diye...
Bilmeyen varsa diye...
Friday, September 21, 2007
Friday, August 24, 2007
:(
Gerçekten de ölümün söz konusu olduğu yerde daha önemli bir şey olmuyor.Bunu bir şekilde öğreniyorsun.Böyle bir şeyi tecrübe etmeyipte ortalarda kendini dert sahibi sanan (özellikle de aşk acısını bi bok sanan aptal genç arkadaşlar) insanlar gözüme şu an o kadar yüzeysel geliyor ki.
Bu yavaş ölüm benim içimi çok yakıyor.Bağıra bağıra ağlamak istiyorum.Ümit edebilmek bazen ne kadar da imkansız oluyormuş meğer.
Bu yavaş ölüm benim içimi çok yakıyor.Bağıra bağıra ağlamak istiyorum.Ümit edebilmek bazen ne kadar da imkansız oluyormuş meğer.
Friday, August 10, 2007
Bab-ı Esrar
Her yıl deniz kenarındaki tatil dönemim bir şekilde kötü sonuçlanıyor.Geçen yıl orta kulak iltihabı ve haliyle de müthiş bir ağrı içinde dönmüştüm tatilden.Şimdi ise her iki kulağım tıkandı.Kulaklarımızı açtırdık derken tatilimin son günü bir güzel grip olarak İstanbul'a döndüm.Neyse buna da şükür.
Tüm müslüman aleminin Miraç Kandili de mübarek olsun ayrıca.
Tüm müslüman aleminin Miraç Kandili de mübarek olsun ayrıca.
Tuesday, June 26, 2007
Maket
Tuesday, June 19, 2007
Konu Dışı
-Takı merakı
-İlk çıkma teklifinizde hissettikleriniz
-Kıro
-Parfüm seçimi
-Yazın erotik gıdası lolipop
Level-Konu Dışı'ndan seçmeler.Konu dışının ne boktan bir hale geldiğinin göstergesi.Bravo.
-İlk çıkma teklifinizde hissettikleriniz
-Kıro
-Parfüm seçimi
-Yazın erotik gıdası lolipop
Level-Konu Dışı'ndan seçmeler.Konu dışının ne boktan bir hale geldiğinin göstergesi.Bravo.
Monday, June 04, 2007
Death rides a horse
Ne dinlermişim ne severmişim, en'lerim falan...
Dinlerim
Iron Maiden-Eh yani.
Metallica-İlk albümleri hala güzel hep güzel.
Manowar-Baltalar, kılıçlar çıksın.
Bülent Ortaçgil-Ne söylenebilir ki bu adam için.
Özdemir Erdoğan-Buğulu sesi çok güzel.
Ennio Morricone-Dinlemeyen ölsün ulan.
Ve arada bir Coldplay, Moby, Red Hot Chili Peppers, Anathema, Blind Guardian, Rage Against the Machine, Iced Earth, R.E.M., MFÖ, Mozart, İlhan İrem, Kurban, Müzeyyen Senar, Tarantino'nun filmlerinde çalan tüm şarkılar ve bol bol film müzikleri.
En sevdiğim filmler
Starwars, LOTR, The Godfather, Matrix, Terminator serileri.Tarantino'nun tüm filmleri.Tom Hanks'in, Clint Eastwood'un ve Spielberg'ün pek çok filmi.V for Vendetta, Testere, 12 Maymun, Dövüş Kulubü...
En sevdiğim kitaplar
Kitap kurdu bir adam değilim.Pek çok klasik ve okumayı istesemde okuyamadğım önemli yapıtlar var.Okuduklarım içerisinden;
Ben, Efsane.
Diablo 1-2 (Pek çok fantastik kitabın kalitesinin yanından bile geçemezler ama zevk almıştım okurken).
Noel'de Cinayet.
Robinson Cruose.
En sevdiğim oyunlar
Çok ilginç.Aslında beni çok fazla etkileyen bir oyun oynamamış olduğumu farkettim.Çok fazla çok iyi oyun oynadım ama hiç biri de hayatımın oyunu değilmiş bunu anladım.
Yaparım ederim
Maket yaparım.3-4 aydır uğraştığım bir hobi bu.Şu an için M-41 Walker Bulldog modeli bir tankım, Nelson model bir İngiliz savaş gemim, F-15 Japon modeli uçağım ve bir Alman makineli tüfek takımım var.Biraz pahalı bir uğraş tabi.Ama parçaları tek tek yerinden çıkarmak, birbirine monte etmek, yapıştırmak, boyamak...En sonunda bir şey ortaya çıktığını görmek insana büyük haz ve zevk veriyor.3 cm'lik bir minyatür figürü bile 11-12 parçadan oluşuyor.Üzerindeki el bombasını dahi sen kesip boyayıp, yapıştırıyorsun.Gözlerimi daha da bozmak için yeni bir uğraş daha bulmuş oldum ama buna değer.
Programlamayla uğraşırım.Okuduğum bölümle alakası olmamasına rağmen bununla uğraşıyorum.Programlama konusunda bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum.Pek ölçü değil ama okuldaki Visual Basic dersini 96.5 ortalamayla geçmiş olmam beni daha da cesaretlendirdi.Ben de bilgisayar programcılığı kursuna başladım.Bu konuda kendimi geliştirmek istiyorum.Benden Gıda Mühendisi olmaz.
Dinlerim
Iron Maiden-Eh yani.
Metallica-İlk albümleri hala güzel hep güzel.
Manowar-Baltalar, kılıçlar çıksın.
Bülent Ortaçgil-Ne söylenebilir ki bu adam için.
Özdemir Erdoğan-Buğulu sesi çok güzel.
Ennio Morricone-Dinlemeyen ölsün ulan.
Ve arada bir Coldplay, Moby, Red Hot Chili Peppers, Anathema, Blind Guardian, Rage Against the Machine, Iced Earth, R.E.M., MFÖ, Mozart, İlhan İrem, Kurban, Müzeyyen Senar, Tarantino'nun filmlerinde çalan tüm şarkılar ve bol bol film müzikleri.
En sevdiğim filmler
Starwars, LOTR, The Godfather, Matrix, Terminator serileri.Tarantino'nun tüm filmleri.Tom Hanks'in, Clint Eastwood'un ve Spielberg'ün pek çok filmi.V for Vendetta, Testere, 12 Maymun, Dövüş Kulubü...
En sevdiğim kitaplar
Kitap kurdu bir adam değilim.Pek çok klasik ve okumayı istesemde okuyamadğım önemli yapıtlar var.Okuduklarım içerisinden;
Ben, Efsane.
Diablo 1-2 (Pek çok fantastik kitabın kalitesinin yanından bile geçemezler ama zevk almıştım okurken).
Noel'de Cinayet.
Robinson Cruose.
En sevdiğim oyunlar
Çok ilginç.Aslında beni çok fazla etkileyen bir oyun oynamamış olduğumu farkettim.Çok fazla çok iyi oyun oynadım ama hiç biri de hayatımın oyunu değilmiş bunu anladım.
Yaparım ederim
Maket yaparım.3-4 aydır uğraştığım bir hobi bu.Şu an için M-41 Walker Bulldog modeli bir tankım, Nelson model bir İngiliz savaş gemim, F-15 Japon modeli uçağım ve bir Alman makineli tüfek takımım var.Biraz pahalı bir uğraş tabi.Ama parçaları tek tek yerinden çıkarmak, birbirine monte etmek, yapıştırmak, boyamak...En sonunda bir şey ortaya çıktığını görmek insana büyük haz ve zevk veriyor.3 cm'lik bir minyatür figürü bile 11-12 parçadan oluşuyor.Üzerindeki el bombasını dahi sen kesip boyayıp, yapıştırıyorsun.Gözlerimi daha da bozmak için yeni bir uğraş daha bulmuş oldum ama buna değer.
Programlamayla uğraşırım.Okuduğum bölümle alakası olmamasına rağmen bununla uğraşıyorum.Programlama konusunda bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum.Pek ölçü değil ama okuldaki Visual Basic dersini 96.5 ortalamayla geçmiş olmam beni daha da cesaretlendirdi.Ben de bilgisayar programcılığı kursuna başladım.Bu konuda kendimi geliştirmek istiyorum.Benden Gıda Mühendisi olmaz.
Friday, June 01, 2007
Saturday, May 26, 2007
Eve dönüş
Dün itibariyle okulumun bu yılı nihayete ermiş bulunmakta.Ve ben şu anda bu mesajımı evimden yazmaktayım.İlk dönemden kaldığım Mat-1 in haricinde bu yıl başka takıldığım ders olmayacak gibi(Organik son anda bir sürpriz yapmazsa).Dersler açısından fena bir yıl olmadıysa da üniversite ortamı açısından hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim.Neyse...
4 aylık tatilimin geçen yıllara oranla çok daha dolu geçeceğini umuyorum.Bilgisayar programcılığı sertifika kursum zaten başladı.Bir de ehliyet alacağım sanırım.Abimin düğünü, Çanakkale'yi ziyaret ve diğer planladığım şeyler umarım hımbıllık ve tembelliğim sonucu güme gitmez.Hadi hayırlısı diyorum.
4 aylık tatilimin geçen yıllara oranla çok daha dolu geçeceğini umuyorum.Bilgisayar programcılığı sertifika kursum zaten başladı.Bir de ehliyet alacağım sanırım.Abimin düğünü, Çanakkale'yi ziyaret ve diğer planladığım şeyler umarım hımbıllık ve tembelliğim sonucu güme gitmez.Hadi hayırlısı diyorum.
Wednesday, May 23, 2007
Yarın
İnsan olmak nedir?
İnsan olmak; karşıdaki "bilişsel engelliler rehabilitasyon merkezi" binasından çıkan insanları ağlamaklı gözlerle izleyip sonra hiç bir şey yokmuş gibi yarın ki organik kimya finaline hazırlanmaktır.İnsan olmak; tv'deki aslan yavrusuna şefkat ve sevgiyle bakıp, yanından geçen köpeğin anlık hareketinden korkmaktır.Savaş haberlerini üzüntü ve kızgınlıkla izleyip, ardından çıkan Cem Yılmaz haberine kahkaha basmaktır.
İnsan olmak; karşıdaki "bilişsel engelliler rehabilitasyon merkezi" binasından çıkan insanları ağlamaklı gözlerle izleyip sonra hiç bir şey yokmuş gibi yarın ki organik kimya finaline hazırlanmaktır.İnsan olmak; tv'deki aslan yavrusuna şefkat ve sevgiyle bakıp, yanından geçen köpeğin anlık hareketinden korkmaktır.Savaş haberlerini üzüntü ve kızgınlıkla izleyip, ardından çıkan Cem Yılmaz haberine kahkaha basmaktır.
Friday, May 11, 2007
Wednesday, April 04, 2007
EU3
Efenim genellikle yeni bir oyuna başlayışım şöyle olur.Oyunu aldığım gibi hemen kurarım.Sonra optionsdan gerekli grafik ayarlarını yaparım.Oyun girer şöyle bir 5-10 dakika oynarım ve birkaç saat sonra o oyuna "adam gibi başlamak" üzere oyundan çıkarım.
Amma bir kaç oyun olmuştur ki o ilk 5-10 dakikalık başlayışılarımı 3-4 saate çevirmiş, beni başına mıhlamıştır.Bunlardan ilk aklıma gelen Half Life, DOOM III, KOTOR'dur ki bugün oynadığım bir demo (düşünün full bile değil) adını bunların yanına yazdırıvermiştir.EUROPA UNİVERSALİS 3.
"Ulen yarın İstatistik ve İnkîlap'tan vizem var ama şu demoyu bir kurayım hele de dursun" denilir ve demo kurulur."Aaa tutorial varmış bari onuda okuyayımda öteki sefere direk oyuna başlayayım" denilir ve tutorial okunur."E hadi bari Single Player'a da tıklayayım da hatrı kalmasın" denilir ve tıklanır.Ve daha sonra o seçilen İskoçya devleti ile birlikte demoya yaklaşık 4 saat gömülür.Demoda save seçeneğinin olmaması ve demonun 4 saat sonra illalah diyip çökmesi ve oynanan her şeyin güme gitmesi ile bu macerada burada biter.
Ulan taa Afrika'nın en güneyinde yeni topraklar keşfetmiş hatta bir kaç kolonici mi de yığmıştım oraya be.Full sürümünü bulmam lazım heman.
Amma bir kaç oyun olmuştur ki o ilk 5-10 dakikalık başlayışılarımı 3-4 saate çevirmiş, beni başına mıhlamıştır.Bunlardan ilk aklıma gelen Half Life, DOOM III, KOTOR'dur ki bugün oynadığım bir demo (düşünün full bile değil) adını bunların yanına yazdırıvermiştir.EUROPA UNİVERSALİS 3.
"Ulen yarın İstatistik ve İnkîlap'tan vizem var ama şu demoyu bir kurayım hele de dursun" denilir ve demo kurulur."Aaa tutorial varmış bari onuda okuyayımda öteki sefere direk oyuna başlayayım" denilir ve tutorial okunur."E hadi bari Single Player'a da tıklayayım da hatrı kalmasın" denilir ve tıklanır.Ve daha sonra o seçilen İskoçya devleti ile birlikte demoya yaklaşık 4 saat gömülür.Demoda save seçeneğinin olmaması ve demonun 4 saat sonra illalah diyip çökmesi ve oynanan her şeyin güme gitmesi ile bu macerada burada biter.
Ulan taa Afrika'nın en güneyinde yeni topraklar keşfetmiş hatta bir kaç kolonici mi de yığmıştım oraya be.Full sürümünü bulmam lazım heman.
Sunday, April 01, 2007
Dubtıs
Yarın vizelerim başlamakta.Startı Mat-2 ile veriyoruz.3 gündür sadece buna çalışıyorum, çatır çatır da yapıyorum ama eğer yine kötü not alırsam artık üzerimde bir lanet olduğunu düşüneceğim.Hadi bakalım hayırlısı.
Monday, March 05, 2007
Dorian
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.
Bu nasıl bir hoşgörüdür.
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.
Bu nasıl bir hoşgörüdür.
Monday, February 12, 2007
Bülbülü altın kafese koysalar, eşşek yine eşşektir.
"Ah şu yeni şeyler...Eskiden ne güzel mektup vardı.Şimdi e-mail denen bi meret var hiç tutuyor mu onun yerini" diye düşünen, hayal alemindeki gerzekleri selamladıktan sonra öfke kusmuklarımı saçıyorum.
Efenim.Bu yıl askerlik yoklamamı yaptırmam gerekiyordu.Ama tabi okula devam ettiğimden kelli yoklama falan olmayacaktı ve okulum Ekim ayında askerlik şubeme "bu herif hâlâ okuyor, bitirecek gibi de değil, siz çok beklersiniz diye bir belge" (Ek-G belgesi işte be) gönderecekti nitekim gönderdi de.Hatta eşşoğlueşşeği sağlam kazığa bağlamak adına ben de bir tane öğrenci belgesi yolladım şubeme ve Ekim itibariyle bu işi de halletmiş olduk.Ya da olmuş muyduk?
7 Şubat 2007.İstanbul.Bir baktım askerlik şubesinden posta gelmiş.Gerçi o posta 2 aydır geliyormuş ama askerlik şubesindeki salaklar, no:5 yerine no:9 yazdıkları için 2 aşağıdaki binaya geliyormuş.Neyse; hasbel kader elime geçen postayı açtığımda...
Yücel Çelik, gereken zaman içinde askerlik yoklamanızı yaptırmadığınız için "yoklama kaçağı" durumuna düşmüş bulunmaktasınız.3 ay içinde yoklamanızı yaptırın yoksa hapis cezası... Öğrenciyseniz öğr.belgesi...Yurtdışındaysanız pasaport... cart curt diye gidiyor belge.
Şimdi kaçaklık falan filan neyse de.Çok sağolsun s.ktiğimin devletinin, s.ktiğimin posta işletmesi, s.ktiğimin bir zarfını (hatta ayrı ayrı 2 tane zarf), koskoca askerlik şubesine ulaştıramıyorsa ben artık öleyim ya.Vallahi öleyim ya.Ya arkadaş bu nasıl bir iştir.Yani gerçekten aklım almıyor, alamıyor ya.Koskoca ülkenin posta işletmesi bile düzgün çalışmaz mı ya?Yeter, vallahi yeter.Vatanımı ölesiye seviyorum ama devletimden nefret ediyorum.
Metallica'nın Kill'em All, Master of Puppets ve Metallica albümlerine sardım yeniden bu aralar.Zaten Metallica albümünden sonra s.çtılar bana göre.Şu yeni albümleri nasıl olacak bakalım.
Call of Duty 2'ye başladım.
Bi de okulun 2. dönemi başladı.Hakketten ya niye başladı o.
Efenim.Bu yıl askerlik yoklamamı yaptırmam gerekiyordu.Ama tabi okula devam ettiğimden kelli yoklama falan olmayacaktı ve okulum Ekim ayında askerlik şubeme "bu herif hâlâ okuyor, bitirecek gibi de değil, siz çok beklersiniz diye bir belge" (Ek-G belgesi işte be) gönderecekti nitekim gönderdi de.Hatta eşşoğlueşşeği sağlam kazığa bağlamak adına ben de bir tane öğrenci belgesi yolladım şubeme ve Ekim itibariyle bu işi de halletmiş olduk.Ya da olmuş muyduk?
7 Şubat 2007.İstanbul.Bir baktım askerlik şubesinden posta gelmiş.Gerçi o posta 2 aydır geliyormuş ama askerlik şubesindeki salaklar, no:5 yerine no:9 yazdıkları için 2 aşağıdaki binaya geliyormuş.Neyse; hasbel kader elime geçen postayı açtığımda...
Yücel Çelik, gereken zaman içinde askerlik yoklamanızı yaptırmadığınız için "yoklama kaçağı" durumuna düşmüş bulunmaktasınız.3 ay içinde yoklamanızı yaptırın yoksa hapis cezası... Öğrenciyseniz öğr.belgesi...Yurtdışındaysanız pasaport... cart curt diye gidiyor belge.
Şimdi kaçaklık falan filan neyse de.Çok sağolsun s.ktiğimin devletinin, s.ktiğimin posta işletmesi, s.ktiğimin bir zarfını (hatta ayrı ayrı 2 tane zarf), koskoca askerlik şubesine ulaştıramıyorsa ben artık öleyim ya.Vallahi öleyim ya.Ya arkadaş bu nasıl bir iştir.Yani gerçekten aklım almıyor, alamıyor ya.Koskoca ülkenin posta işletmesi bile düzgün çalışmaz mı ya?Yeter, vallahi yeter.Vatanımı ölesiye seviyorum ama devletimden nefret ediyorum.
Metallica'nın Kill'em All, Master of Puppets ve Metallica albümlerine sardım yeniden bu aralar.Zaten Metallica albümünden sonra s.çtılar bana göre.Şu yeni albümleri nasıl olacak bakalım.
Call of Duty 2'ye başladım.
Bi de okulun 2. dönemi başladı.Hakketten ya niye başladı o.
Thursday, January 18, 2007
Thursday, January 11, 2007
Little Green Bag
Ön yargılarımız ve bakış açımız, hayatımızı nasıl da değiştiriyor.Okuduğum bölümde devam edip etmemekte hala kararsız olan birisi olarak, mesleklere bakış açımızın ne kadar dar olduğunu anladım.ÖSS sonrası tercih dönemlerini düşünüyorum, tercih yaparken işin insanı boyutu nasılda gözardı ediliyor.Hep konuşulan üniversite sonrası iş bulma imkanı, ne kadar para kazanılacağı falan filan.E peki ben o bölümü okurken bir heyecan duyacak mıyım?Mezun olduktan sonra işimi severek yapabilecek miyim?Okuyacağım bölümü icra edecek bir kişiliğe sahip miyim?Hiç biri yok.İşin kötü tarafı bu bakış açısı, bizi çok daha dar düşünmeye götürüyor.Şöyle ki;
Ben mesela hiç piyanist olmayı düşünmedim.Halbuki ince, uzun, kıvrak parmaklarım vardır.Görenler kız eli gibi elin var der.Ama ben piyanist olmanın hayalini dahi kurmadım.Neden?Çünkü günümüz Türkiye kültürü, yetiştirilme tarzlarımız, eğitim sistemimiz bizi bu şekilde düşünmeye sevk etmiyor.Yani; neden piyanist olaydım ki?İş imkanı sıfır, para kazanamazsın, muhtemelen piyaniste kız da vermezler:)
Ters bakış açılarımızın var olan yeteneklerimizi bu şekilde körelttiğini düşünüyorum.Zayıfca bir kız çocuğu gördüğümüz zaman, hep "aaa annen sana ekmek vermiyor mu" diyoruz, hiç o çocuğun ileride bir balerin olabileceğini düşünüp elinden tutmuyoruz.Ders aralarında kareli defterine çizdiği resimler bile süper olan bir çocuk için çizer veya ressam olmak ihtimal dahilinde bile değil çünkü; o zaten sayısal bölümü seçmiştir.Ayrıca şiir yazan biriside yazmaya ara vermelidir artık zira ÖSS yaklaşıyor, şairlik de neymiş?Zaten ülkede kitap satıldığı yok.Uzar gider bu liste böyle.
Halbuki biraz hayat ve düşünce tarzlarımızı değiştirsek ne cevherler çıkartacağız?3-5 yıl önce bir çoban çıktı haberlere.Çok güzel kıyafet tasarıları çiziyordu.Çok geçmeden bir modacının onu yanına aldığı haberleri çıktı.Kim bilir daha kaç tane ressam, müzisyen, şair, yazar bekliyor o çobanların içinde.Ama onlar için aslında öyle bir ihtimal yoktu.Okuyamamışlardı.Eee.O halde koyunlar bekler, yürü bakayım oraya doğru.
Gelecekte hangi mesleği yapacağımızı düşünürken bile işte bu dar düşünce kalıplarının dışına çıkamıyoruz.Dikkatinizi çekerim "düşünürken bile".Yani şu beynimizin düşüncelerine bile bir set çekiyor, etrafına dört duvarlarla kaplıyoruz.E o zaman mahkumiyet dediğimiz şey aslen bu değil midir?Ben düşünce dünyamda bile özgür olamayacaksam, beni F tipi hücreye kapatsalar ne yazar.
Kendime:Berker Güngör, Level'ı toptan bırakmışa benziyor bu son gidişiyle.Her yazısından bir şeyler kaptığım, hayat felsefemi oluşturmamda görüşlerinden en çok feyz aldığım bu kişiliğin önünde saygıyla eğiliyor, Level'dan ayrılışı üzerine moralimi dibe vuruyorum.
Ben mesela hiç piyanist olmayı düşünmedim.Halbuki ince, uzun, kıvrak parmaklarım vardır.Görenler kız eli gibi elin var der.Ama ben piyanist olmanın hayalini dahi kurmadım.Neden?Çünkü günümüz Türkiye kültürü, yetiştirilme tarzlarımız, eğitim sistemimiz bizi bu şekilde düşünmeye sevk etmiyor.Yani; neden piyanist olaydım ki?İş imkanı sıfır, para kazanamazsın, muhtemelen piyaniste kız da vermezler:)
Ters bakış açılarımızın var olan yeteneklerimizi bu şekilde körelttiğini düşünüyorum.Zayıfca bir kız çocuğu gördüğümüz zaman, hep "aaa annen sana ekmek vermiyor mu" diyoruz, hiç o çocuğun ileride bir balerin olabileceğini düşünüp elinden tutmuyoruz.Ders aralarında kareli defterine çizdiği resimler bile süper olan bir çocuk için çizer veya ressam olmak ihtimal dahilinde bile değil çünkü; o zaten sayısal bölümü seçmiştir.Ayrıca şiir yazan biriside yazmaya ara vermelidir artık zira ÖSS yaklaşıyor, şairlik de neymiş?Zaten ülkede kitap satıldığı yok.Uzar gider bu liste böyle.
Halbuki biraz hayat ve düşünce tarzlarımızı değiştirsek ne cevherler çıkartacağız?3-5 yıl önce bir çoban çıktı haberlere.Çok güzel kıyafet tasarıları çiziyordu.Çok geçmeden bir modacının onu yanına aldığı haberleri çıktı.Kim bilir daha kaç tane ressam, müzisyen, şair, yazar bekliyor o çobanların içinde.Ama onlar için aslında öyle bir ihtimal yoktu.Okuyamamışlardı.Eee.O halde koyunlar bekler, yürü bakayım oraya doğru.
Gelecekte hangi mesleği yapacağımızı düşünürken bile işte bu dar düşünce kalıplarının dışına çıkamıyoruz.Dikkatinizi çekerim "düşünürken bile".Yani şu beynimizin düşüncelerine bile bir set çekiyor, etrafına dört duvarlarla kaplıyoruz.E o zaman mahkumiyet dediğimiz şey aslen bu değil midir?Ben düşünce dünyamda bile özgür olamayacaksam, beni F tipi hücreye kapatsalar ne yazar.
Kendime:Berker Güngör, Level'ı toptan bırakmışa benziyor bu son gidişiyle.Her yazısından bir şeyler kaptığım, hayat felsefemi oluşturmamda görüşlerinden en çok feyz aldığım bu kişiliğin önünde saygıyla eğiliyor, Level'dan ayrılışı üzerine moralimi dibe vuruyorum.
Sunday, January 07, 2007
Subscribe to:
Posts (Atom)