Monday, June 22, 2009

Dead Flowers

Hazır yaz tatiline de girmişken nadasa bıraktığım (6 ay olmuş yahu) bu verimsiz topraklara, arada bir, iki lakırtı etmek için geri döneyim dedim.Çok fazla ve dişe dokunur bir şeyler yazacağımdan değil ya...

6 ayda ne oldu.Pek bir şey olmadı.Zaten başına enterasan işler gelen bir adam değilim.Hayatım okuldan ibaret.Sabah kalk, okula git, akşam üzeri gel, yemek ye, biraz daha ders çalış, biraz daha bilgisayar v.s. Gayet sakin, tehlikeden ve adrenalinden uzak bir yaşam.Velhasıl, okul da nihayete erdiği için yaklaşık 1 haftadır evdeyim.Hali hazırda zamanımı Left4Dead serverlarında cirit atarak, web programlama öğrenerek ve bugün itibariyle başlayan Wimbledon tenis turnuvası maçlarını seyrederek geçiriyorum.


Hoş, bugün benim emektar hoparlörüm kendini emekliye çıkararak bana bir sürpriz yaptı.Tazminatı da yeni bir hoparlör almak oldu tabi.Nefret ettiğim o koca alışveriş merkezlerinden birine gittim ben de.Yer darlığı ve fiyat ucuzluğundan 2+1'lik bir hoparlör alıverdim.Aldım almasına da aleti neredeyse eve gelmeden bozuyordum.Şöyle ki...Dedim madem buraya kadar geldik, şu yaz günlerinde ağzımızı tadlandıracak güzel bir iki içecek alayım.Mojo'yu çok severim.Malt içecekleri de...Ucuz bulmuşken Dark Messiah:Might and Magic oyunuyla birlikte bir kaç şişe de içecek aldım.Kasada da parasını ödedim.Şimdi ben fazla poşet almayı hiç sevmem.Mümkünse tek poşetle (hatta eskiden file falan varmış) tüm alışverişi halletmek isterim.O yüzden kasada yeni bir poşet almayıp oyunu ve bir kaç şişeyi hoparlörün olduğu poşete koyayım dedim ki...Son şişeyi koyarken, sen poşetin kulpu kopuver, o kadar şey elimden düş, şişeler kırıl, hoparlörün kutusuna dökül, her taraf yapış yapış ol.Neyse sonra görevli geldi falan ben de sağlam kalan tek şişe içeceğim, oyunum ve hala içinden Mojo akmaya devam eden hoparlör kutumla birlikte eve koyuldum.Bir yandan da "ulan o kadar sıvı doküldü acaba hoparlöre bulaşmış mıdır, bozduk mu lan aleti alır almaz" endişesi ile birlikte tabi...Sonuçta eve geldim, aleti kurdum, winamp'tan bir şarkı açtım... ve fıs.Ses mes yok.Hay sıçayım böyle aşkın ızdırabına derken hoparlörün butonunun off'da olduğunu farkettim ve içimde yeşeren son umutla birlikte on'a getirip sesi aldım neyse ki...Güzel aletmiş, oyun da güzel.

Hazır yazıyı da sonlandırırken...Elemanın biri Umut Sarıkaya'nın karikatürlerini animasyonlaştırmış ben de izledim çok beğendim.Ne bileyim izlemeyen varsa diye...Umut Sarıkaya ile Mutsuzluklar...
http://www.youtube.com/watch?v=iJMcKtwqxyk

Fonda çalan müzik, bileceğiniz üzere Grim Fandango soundtrackinden The Enlightened Florist.

No comments: